24.02.2009

Gazel - Sanma ey hace ki senden zer ü sim isterler

Sanma ey hace ki senden zer ü sim isterler
Yevme la yenfau da kalb-i selim isterler

Berzah-ı havf ü recadan geçe gör nakam ol
Dem-i ahirde ne ummid ü ne bim isterler

Unutup bildiğini arif isen nadan ol
Bezm-i vahdette ne ilm ü ne alim isterler

Alem-i bi meh ü hurşid ü felekde her giz
Ne muhendis ne muneccim ne hakim isterler

Harem-i ma'niye biganeye yol vermezler
Aşina yi ezeli yar-i kadim isterler

Sakin-i dergeh-i teslim-i riza ol daim
Bermurad itmeğe hizmette mukim isterler

Dergeh-i fakra varıp dirliğini arz etme
Anda her giz ne sipahi ne zaim isterler

Aşık ol serbet-i vasl ister isen kim aşık
Çaresiz derd arayıp renc-i elim isterler

Ni'met-i zahire dilbeste olan gürsineler
Muzd nan pareye cennat-i naim isterler

Kible-i ma'niyi fehm eylemeyen kec revler
Sehv ile secde edip ecr-i azim isterler

Ezber et kissa-i esrar-i dili ey Ruhi
Hazır ol bezm-i İlahi'de nedim isterler


İskender Pala'nın kaleminden:
Ey efendi Sanma ki senden altın ve gümüş isteyecekler
Hayır Yevme la yenfau da ancak kalb i selim isterler

Beyitte Şuara suresinin 88 89 ayetlerini telmih mevcut olup;

Yevme la yenfau malun vela benun / Illa men eta'llahe bi kalbin selim

buyurulmaktadır. Mealen O gün (kiyamette) mal da fayda vermez evlatlar da / Ancak sağlam bir kalb ile Allah'ın huzuruna gelenler müstesna demek olur ki şair ahirete temiz kalb ile gitmek gerektigini vurgulamaktadir

Korku ve ümit merhalesinden geçip nakam olmaya bak
Yoksa son nefeste ne korku ne de umid işe yaramaz

Eğer arif isen bildiklerini (vesveselerini) unutup bilmezlik makaminda kal
Çunki vahdet bezminde ne ilim ne de alim isterler

(Gerçek) ay ile guneşlerin kaybolup gittiği şu dünyada ve gökkubbenin altında
Ne muhendis ne muneccim ne de filozof olmak kar etmiyor
Bu beyti şu guneş imiş şu ay imiş gibi ayrımların yapılmadıgı gerçek alemde muhendis de olsan muneccim yahut filozof da faydası yok şeklinde anlamlandırmak da mümkündür

Bigane olanları manaların harem dairesine girmeye bırakmazlar
Oraya girebilmek için ta ezelden aşinalar ve kadim dostluklar (Allah'i bilmek ve O'nun dostu olarak yaşamak) istenir

Daima Hakk'ın rızasına teslimiyet dergahında ikamet et
Çünki bir kişiyi muradına erdirmek için hizmette devamlılık isterler

Fakr dergahına varıp maaşinin yuksekliğinden dem vurma
Çünki orada asla ne üst düzey paşalar ne de prensler (yuksek bürokratlar) isterler

Gunu geldiginde vuslat şerbetinden içmek istersen gerçek aşık ol
Ancak bil ki aşıklar gerçek aşka ulaşabilmek için çaresiz dertler arayıp elim sıkıntılar isterler

Gosteriş nimetine gönül bağlayan gerçek fakirler bir parça ekmek parasına karşılık naim cennetlerini istiyorlar
(Garip dogrusu Dilenciye çeyrek ekmek parası sadaka vermekle cenneti kazanılacak sanıyorlar)

Gercek manalar kıblesini idrak edemeyen aykırı gidişatlılar
Kazara bir secde ederler de hemen ardından (ömürleri taatle geçmiş gibi) en buyuk ecirleri isterler Demek bayram namazına gitmekle yıllık ibadetini tamamladiğını sanıp sofuluk taslayanlar XVI asırda da varmış Ey Ruhi

Gonul sırlarina ait kıssayı ezberleyip kendini hazırlıklı tut ki
Yarın Allah'ın huzuruna varıldiginda tatlı dilli sohbet adamı (kulluğunda eksiği olmayan dost) isterler

1 yorum: